Fransa Dışişleri Bakanlığının, AA’nın da aralarında bulunduğu 5 Türk gazeteciye yönelik Paris’te çeşitli bakanlıklar, STK’ler, özel ve kamu kurum ve kuruluşları nezdinde düzenlediği çalışma ziyaretinde, Türkiye-Fransa ilişkileri, Ukrayna-Rusya savaşı, Avrupa’yı ilgilendiren konular ve Afrika’ya yatırımlar başta olmak üzere, güncel konular ele alındı.
Gazetecilerin söz konusu çalışma ziyareti kapsamında temas ettiği çeşitli güvenilir kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Türkiye’ye olası ziyaretine ilişkin iki ülke yetkilileri arasında temaslar sürüyor ancak Macron’un yakın zamanda Türkiye’yi ziyaret etmesi öngörülmüyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın eylülde Ankara’yı ziyaret ettiğini hatırlatan kaynaklar, ikili ilişkilerin yanı sıra Libya, Suriye ve Doğu Akdeniz gibi konuların masada olduğunu ve hazırlık sürecinde görüşmelere ilişkin ajandanın belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Düzenlenecek bir devlet başkanı ziyaretinde her iki tarafın da temasların “olumlu geçmesini” istediğini aktaran kaynaklar, “bu aşamada böyle bir ziyaretin sonuçlarının ne olacağının öngörülmesinin zor olduğunu” ileri sürdü.
Türkiye’de seçim tarihinin yaklaştığını hatırlatan kaynaklar, böyle ziyaretlerin seçimler yaklaştıkça daha zor hale geldiğini kaydetti.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz Konferansı önerisi
İkili ilişkilerde ihtilaflı konulardan biri olan Doğu Akdeniz ve Ege konularını da değerlendiren kaynaklar, Türkiye’nin Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin egemenliğine yönelik tehditlerde bulunduğunu iddia etti.
Kıbrıs’ta iki devletli çözümün Birleşmiş Milletler (BM) parametrelerine aykırı olduğunu savunan kaynaklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’e ilişkin konferans düzenlenmesi çağrısının hala masada olduğunun hatırlatılması üzerine ise Fransa’nın olumlu olan her şeye sıcak baktığını, ortak çıkarlar doğrultusunda gereken neyse yapmak isteyeceğini belirtti.
Asıl amacın istikrarı sağlamak olması gerektiğini vurgulayan kaynaklar, Türkiye’nin konferans ve diyalog önerisinin masaya gerilim planı gelmediği sürece Fransa açısından gayet uygun olduğunun altını çizdi.
Kaynaklar, Fransa’nın konuya ilişkin ayrı bir ajandasının olmadığını, BM parametrelerine göre çözüm istediğini belirtti.
Türkiye’nin çözüm konusunda kapıyı kapattığını, Yunan ve Rum tarafının bunun üzerine süreci daha sert yürüttüğünü ileri süren kaynaklar, Ekim 2021’de Fransa’nın Yunanistan’la imzaladığı Savunma ve Güvenlik Alanlarında İşbirliğine Yönelik Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın hatırlatılması üzerine ise bu anlaşmanın amacının, tansiyonu artırmak olmadığını belirtti.
Prag’da düzenlenen Avrupa Siyasi Topluluğu toplantısı
Çekya’nın ev sahipliğinde başkent Prag’da 6 Ekim’de liderler düzeyinde düzenlenen ilk Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) toplantısına dikkati çeken kaynaklar, Türkiye’nin bu toplantıya katılımının son derece önemli olduğunu vurguladı.
AST’nin, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un kafasında Ukrayna savaşından sonra şekillendiğini, AB’ye üyelikten bağımsız olduğunu, eşitler arası bir nitelik taşıdığını ve asıl amacın “Rusya’ya karşı birleşmek değil, Avrupa kıtasının savunulması” olduğunu vurgulayan kaynaklar, ilk toplantının siber güvenlik gibi işbirliği alanlarının kararlaştırıldığı etkin bir toplantı olduğunu da kaydetti.
Fransa’nın Ukrayna ile dayanışma konferansı
Kaynaklar, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Ürdün’de bölge liderlerinin bir araya gelmesi üzerine mutabık kaldığı toplantının hazırlıklarının çok başında olunduğunu ve detayların netleşmediğini de belirtti.
Fransa’nın 13 Aralık’ta düzenleyeceği Ukrayna halkıyla dayanışma konulu konferansa Rusya’nın davet edilmediği bilgisini paylaşan kaynaklar, bu toplantıya Türkiye’nin katılım göstermesinin önemli olacağını belirtti.
İkili ilişkilerde ticaret ve yatırımlar ön planda
Fransa’ya göre ikili ilişkilerin en önemli ayaklarından biri, iki ülkenin yürüttüğü ekonomik ve ticari ortaklıklar.
Bu işbirliğinin en güncel örneğinin Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Fransa’nın Dış Ticaretten Sorumlu Bakanı Olivier Becht’in 30 Kasım’da Paris’te imzaladığı Türkiye-Fransa 7. Dönem Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu (JETCO) Protokolü olduğunu ve 6 ay içinde bir sonraki toplantının Türkiye’de yapılacağını hatırlatan kaynaklar, Kovid-19’un ve Rusya-Ukrayna savaşının küresel çapta ortaya koyduğu sorunların ardından iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ortaklıkların öneminin daha fazla ortaya çıktığını vurguladı.
Kaynaklar, Akdeniz havzasında Fransa’nın öncelikli ortaklarından biri olan Türkiye’nin, AB’ye coğrafi yakınlığı sayesinde Avrupa’ya tedarik zincirinde büyük rol oynadığını ve sahip olduğu ileri sanayi kapasitesinin yatırımlar açısından önemli olduğunu da belirtti.
Fransa ve Türkiye’nin Afrika’daki yatırımlarının kıtanın ekonomik gelişimine katkı sunduğunu dile getiren kaynaklar, bölgedeki yatırımlar açısından Türk ve Fransız şirketlerin birbirini tamamladığını ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmasına destek vermek için iki ülkenin işbirliği yapabileceğini vurguladı.
Rusya-Ukrayna savaşı
Rusya’nın, “Ukrayna’nın kendine has kimliğini anlayamadığını, bu ülkede Rusya’ya sempati duyulduğunu ve Ukraynalıların Rus askerlerini coşkuyla karşılayacağını sandığını” belirten kaynaklar, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ilk hatasının Ukrayna’yı anlayamamak ve yanlış analiz doğrultusunda hareket etmek olduğunu kaydetti.
Kaynaklar, Sovyet rejiminin 1932-1933 yıllarında Ukrayna topraklarında milyonlarca insanı aç bırakarak ölüme zorladığı Holodomor trajedisinin Ukrayna halkının hafızasında olduğunu ve halkın bunun sorumlusu olarak Rusya’yı gördüğünü de işaret etti.
Rusya-Ukrayna savaşında ortada bir uluslararası hukuk sorunu olduğu için Ukrayna’yı desteklediğini belirten Fransa’ya göre, Rusya’ya Avrupa sınırlarını zorlayacak şekilde geçit verilmesi halinde bütün dünyanın mimarisi yıkılabilir.
Kaynaklara göre, Fransa’nın hedefi Rusya’da rejimi değiştirmek değil. Fransa’nın yapmak istediği şey, Rusya’yı izole etmek ve uluslararası hukuka uyarak Ukrayna topraklarından çıkmasını sağlamak.
ABD’nin ve Avrupa’nın, Rusya’ya yönelik yaptırım uyguladığını ancak Türkiye’nin yaptırım uygulamayı tercih etmeyerek “Rusya’ya kısmen göz yumduğunu” öne süren kaynaklar, bu durumun uluslararası toplumun bir kısmı tarafından kabul edilen yaptırımların gücünü kırdığını savundu.
Rusya-Ukrayna savaşından çıkış yolunu öngörmenin çok zor olduğunu dile getiren kaynaklar, savaş nasıl biterse bitsin, bölgede güvenliğin inşa edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Kaynaklar, savaştan önce Rusya’nın güvenlik anlaşmalarından peyderpey çıktığını ve ortada bir güvenlik çerçevesi kalmadığını belirterek güvenlik konusunun aslında savaştan önce düşünülmüş olması gerektiğini de belirtti.
Muhabir: Nazlı Yüzbaşıoğlu