DOLAR 34,4871 % 0.01
EURO 36,4266 % -0.42
STERLIN 43,6989 % -0.17
FRANG 38,9540 % -0.33
ALTIN 2.910,17 % -0,34
BITCOIN 93.393,94 1.905

50 Milyon dolarlık davada düğüm çözülüyor: Muşlu’nun istinaf talebi reddedildi!

Yayınlanma Tarihi : Google News
50 Milyon dolarlık davada düğüm çözülüyor: Muşlu’nun istinaf talebi reddedildi!
0

Fırat Muşlu ile ortaklığı döneminde 50 milyon dolar dolandırıldığı iddiasıyla mahkemeye başvuran İşadamı Fehmi Öztürk davasında Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı. Yaklaşık 6 yıldır süren davada Bölge Adliye Mahkemesi, Fehmi Öztürk’ü haklı bularak davayı reddetti.

Yaklaşık olarak 6 yıldır süren ’50 Milyon Dolarlık’ davada artık son aşamaya gelindi.

Haksız şekilde kendisinden 50 milyon dolar alındığını dile getiren işadamı Fehmi Öztürk, süreç boyunca çeşitli saldırılara ve komplolara mağruz kalmıştı.

Bütün bunlara rağmen hukuk mücadelesini bırakmayan Fehmi Öztürk, sevindirici sonuca doğru istikrarlı adımlarla ilerliyor.

Son olarak yerel mahkemenin verdiği kararı İstinaf Mahkemesine götüren Fırat Muşlu’nun talebi reddedildi.

Bölge Adliye Mahkemesi Muşlu’nun talebinin reddedilmesinin gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:

Dava, kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve Durak Plus Gayrimenkul A.Ş.’nin %50 hissesinin iadesi istemine ilişkindir. Davacı davaya konu senetlerin ve Durak Plus Gayrimenkul A.Ş’nin %50 hissesinin iptal edilen hakem kararına dayalı olarak verildiğini belirterek hakem kararının iptali ile menfi tespit ve şirket hisselerinin iadesi için bu davayı açmıştır.

Hakem kararına karşı açılan iptal davası üzerine İstanbul BAM 14. H.D.’nin 2018/2-6 sayılı ilamı ile hakem yargılamasının yürütülmesinde ağır usul hataları yapıldığı, bu usul hatalarının kanunun emredici düzenlemelerine aykırı olduğu, hakem heyetine verilmiş bir dava dilekçesi bulunamadığı halde hakem heyeti tarafından davacıya dava dilekçesinin verilmesi konusunda HMK’nın 428. maddesi uyarınca taraflara süre verilmediği, dava dilekçesinin ibrazının sağlanmadığı, buna rağmen esasa dair hüküm verildiği, ağır usul ihlallerinin hükmün verilmesine etki ettiği, HMK’nın 439. maddesindeki iptal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle hakem kararının iptaline dair verilen karar temyiz incelemesinden geçmek suretiyle kesinleşmiştir.

Davalı, Bakırköy 6. ATM’nin 2019/221 E. sayılı dosyası ile Bakırköy 7. ATM’nin 2019/980 E. Sayılı davasının eldeki dava açısından derdestlik teşkil ettiğini ileri sürmüştür. İstikrar kazanmış Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, davanın açılmamış sayılması kararı istinafı kabil kararlardandır. Ancak derdestlik yönünden kararın istinaf edilmeyerek veya istinaf aşamasından geçerek kesinleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada davaların takipsiz bırakılmasını önlemek amacı güdülmüştür. Bu itibarla davanın taraflarca takip edilmemesi sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması tarihinden itibaren 3 ay içinde dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış T.C. İSTANBUL BAM 12. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/528 – 2024/953 4/5 sayılmasına ilişkin oluşan tüm yasal hüküm ve sonuçlar, başkaca bir işleme bağlı olmadan doğrudan doğruya yürürlük kazanır. Bakırköy 6 ATM’nin 2019/221 E sayılı dosyasında Durak Plus Gayrimenkul A.Ş.’ye ait % 50 hissenin davacı adına tescili talep edilmiş olup 01/10/2019 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Yine derdestlik itirazına konu edilen Bakırköy 7 ATM’nin 2019/980 E. sayılı dava dosyasında07/09/2021 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, eldeki davanın açıldığı tarih itibariyle eldeki dava yönünden derdest dava bulunmadığından davalının derdestliğe dayalı itirazları yerinde görülmemiştir. Davalı vekili, tahkim sözleşmesi nedeniyle yargılamanın mahkemede yapılamayacağını ileri sürmekte ise de davalının bu itirazı HMK’nın 116/-b maddesinde ilk itiraz olarak düzenlenmiş olup cevap süresinde tahkim ilk itirazı ileri sürülmediğinden aksi yöndeki istinafı yerinde değildir.

Tahkim heyeti nihai kararı ile; “…Üçüncü bilirkişi raporu olan (belge no:B-1-1) doğrultusunda Fehmi Öztürk’ün şirkete olan borçlarını ödemesi ve 01.01.2018 tarihinden hisseyi geri alacağı tarihe kadar şirketin borçlarını hissesi oranında ödemesi halinde 28.02.2018 tarihinde alınan tahkim kurulu kararına istinaden tedbirden devredilen Durak A.Ş.’deki %50 hissesini geri almasına oy birliği ile karar verildi. 4.Son yapılan protokol gereği (belge no:A-5-1) Veysi Kaya’ya yediemin olarak verilen senetlerin heyet başkanı Cuma İçten’in aracılığıyla üçüncü bilirkişi raporu olan Birol Güven’in sunduğu (belge no: B-1-1) göre alacaklı görünen Fırat Muşlu’ya verilmesine, Fırat Muşlu tarafından Fehmi Öztürk lehine keşide edilen senedin iptal edilerek heyet başkanı Cuma İçten tarafından yediemin olarak saklanmasına oy birliği ile karar verildi. …” şeklinde karar verildiği görülmektedir.

“Tahkim Komisyonu Sonuç Sözleşmesi” başlıklı belgede dava konusu senetlerin düzenleneceği açıkça belirtilmiş olup hakem kararı ile de senetlerin davalıya verildiği kararda açıkça belirtilmiştir. Bu durumda bahsi geçen senetlerin hakem heyeti sürecinde ve karar kapsamında keşide edilerek davalıya verildiği sabittir. Yine, davaya konu şirket hisseleri de bu kapsamda bir bedel ödenmeden davalıya devredilmiştir. Hakem kararının iptali ile hakem kararı ile ortaya çıkan tüm sonuçlar ortadan kalktığından bahsi geçen senetlerden dolayı davacının davalıya karşı sorumlu tutulması mümkün olmayıp, hakem kararı ile hisse devri de dayanaksız kaldığından şirket hisselerinin davacıya iadesi gerekir. Hakem kararı iptal edildiğinden senetlerin ve davalıya devredilen hisselerin, davalının veya şirketin zararının teminatı olarak kabulü mümkün değildir. Dava konusu senetlerde Erhan, Ercan ve Erkan Öztürk’ün aval olarak yer aldığı ve takibin bu kişilere de yöneltildiği, davada bu kişilerin davacı sıfatı olmadığı halde bu kişileri de kapsayacak şekilde takibin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı ileri sürülmüştür. Ancak mahkeme kararlarının hüküm ve sonuçları, davada taraf olarak gösterilen kişiler üzerinde meydana gelir. Dava konusu kambiyo senetlerinde aval olarak imzası bulunan kişiler, eldeki davada yer almadığından ilk derece mahkemesi kararının avalleri kapsamadığı şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Bu hususun kararda açıkça gösterilmemesi sonuca etkili olmadığından davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni haklı bulunmamıştır. Diğer taraftan, şirket hisselerinin iadesine ilişkin talep bakımından şirketin de hasım gösterilmesi gerektiği iddia edilmiş ise de, iki ortaklı şirketin her iki ortağı da davada yer aldığından şirketin ayrıca hasım gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Bunun dışında farklı yargılama usulüne tabi olan hisselerin iadesine ilişkin taleple menfi tespit isteminin birlikte görülemeyeceği, hisselerin iadesine ilişkin talep bakımından kesin yetki kuralı gereğince mahkemenin yetkili olmadığı, yemin delilinin kullandırılmadığı ileri sürülmüş ise de davanın hakem kararının iptaline dayalı olarak açıldığı, davanın açılmasına dayanak olgunun ve uyuşmazlığın iptaline karar verilen hakem kararından kaynaklandığı, ortaklıktan kaynaklanan bir uyuşmazlık bulunmadığı, hakem kararının iptaline dayalı olarak açılan davada yemin delili ile ispat edilebilecek bir vakıa bulunmadığı, dava değeri üzerinden vekalet ücreti takdirinde de bir hata bulunmadığı dikkate alındığında aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.”

Kaynak AKİTTV

 

YORUM YAP