Fiyatların günden güne arttığı, her günün bir önceki günü arattığı ve iğneden ipliğe her şeye zam geldiği, bununla birlikte enflasyonun bir türlü düşmediği, ya da düşürülemediği, ayrıca kontrol altına alınamadığı bir ülkede yaşıyoruz. Aslında yaşamak zorunda kalıyoruz. Hem ülke olarak, hem de vatandaş olarak resmen ekonomik savaş veriyoruz.
Hükümetimiz, enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yoğun bir çaba sarf ediyor. Hükümetimiz, enflasyonla mücadele için ekonomik paketler hazırlıyor ve ekonomik tedbirler alıyor. Fakat enflasyonla mücadele etmek hiç de kolay değildir. Ekonomik anlamda maliyetlerin düşmediği takdirde enflasyonun tek haneli rakamlara indirmek mümkün değildir. Çünkü ülkemizde maliyet enflasyonu çok yüksektir. Önce üretim maliyetlerini düşürmek gerekiyor.
Tabi ki bu da hiç de kolay değildir. Çünkü ekonomiyi bir türlü kontrol altına alamıyoruz. Sürekli olarak artan akaryakıt fiyatları, yüksek enerji fiyatları, yüksek girdi maliyetleri, yüksek enflasyon, ekonomiyi sürekli olarak sekteye uğratıyor. Bir türlü belimizi doğrultamıyoruz.
Bir de ülkemize yapılan ekonomik saldırılar, ekonomik baskılar, dış güçler, spekülasyonlar ve manipülasyonlar… Bunların yanında bir de terör belası ve komşu ülkelerde ki savaşlar var.
Ülke olarak, üretim noktasında tamamen dışarıya bağımlı bir ülke haline geldik. İğneden ipliğe hemen hemen her şeyi ithal etmek zorundayız. Özellikle de tarım ürünleri alanında. Tahıl ve bakliyat ürünlerini, ayrıca birçok gıda ürününü, ülkemizde yeterli üretim yapılmadığı için mecburen ithal ediyoruz. Çünkü başka çaremiz yok.
Yapılan ithalat , paramızın dışarıya kaçmasına sebep oluyor. Bunun anlamı; Ülkemizde ki dövizin yurtdışına çıkması demektir. Yani cari açığın en büyük sebeplerinden birisi de, ithalatın yüksek olmasıdır. Çünkü ülkemiz, İhracat gelirleri açısından güçlü olsa dahi, yine de yüksek oranda ithalat yapıyoruz. Hal böyle olunca da İthalata dayalı bir ülkenin yapabileceği çok fazla bir şeyi yoktur. Tek çare; Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke olması, ayrıca ithalatın azaltılması ve İhracatın yükseltilmesi gerekmektedir.
Ülkemizin ekonomik anlamda rahat etmesi ve paranın yurtdışına kaçmaması için yapılacak tek şey var; Tamamen yerli üretim. Özellikle de tarım alanında yerli ve yeterli üretim yapmak zorundayız. Önce devlet olarak, ayrıca her ilin milletvekilleri temsil ettikleri illerde , özellikle de tarıma elverişli toprakların ekilmesi konusunda çalışmalar yapması ve çiftçilere destek vermesi gerekiyor. Tıpkı Kocaeli Milletvekili sn; Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun yaptığı gibi…
Uzun zamandır Kocaeli Milletvekili olarak görev yapan, yetimlere ve zorda kalanlara arka çıkan, hatta destek veren , ayrıca çiftçilerimizin üretim yapması için devletimizin tüm imkanlarını seferber eden, halkın hizmetkarı olan, Kocaeli halkının gönlünde taht kuran Kocaeli Milletvekili sn; Radiye Sezer Katırcıoğlu, Kocaeli tarımına yön vermek için, Kocaeli ‘de boş bir arazi kalmaması için, bununla birlikte çiftçilerimizin üretim yapması için gecesini gündüzüne katıyor. Hem gecesini gündüzüne katıyor, hem de çiftçilerimizle birlikte ürünlerin hasadını yapıyor. Bununla birlikte çiftçilerimizin sorunlarını TBMM’ne taşıyor ve ilgili bakanlıklara iletip, çözümler üretilmesini sağlıyor.
Kocaeli Milletvekili sn; Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun yaptığı bu uygulamayı tüm milletvekilleri de yapması gerekiyor. Yani milletvekilleri temsil ettikleri illerde tarıma elverişli toprakların ekilmesi konusunda çalışmalar yapması ve çiftçilere destek vermesi gerekiyor. İllerde ki tarıma elverişli topraklarda hangi ürünler yetişiyorsa, toprak yapılarına göre üretim yapılması hususunda milletvekillerinin çiftçilerle bir araya gelerek, çiftçilerimizin sorunlarını dinleyerek ve bu sorunlara çözümler üretilerek, çiftçilerimizin üretim yapmasını sağlamalıdır. Bunun başka hiçbir çözümü yoktur.
Saygılarımla!
Ayhan Yalçın
Gazeteci, Yazar, Köşe Yazarı , Yorumcu, Şair, 2019 seçimlerinde Kandıra Belediye Başkan Aday Adayı, Sivil Toplum Lideri, Siyasetçi , İşletmeci, Satış Pazarlama uzmanı, Eğitimci, Danışman, Genel Müdür, CEO