Bir arkadaşla sahilde rastlaştık. Elinde telefon, sosyal medyaya dalmış..!
On binlerce troll ordusu varmış, milleti istedikleri gibi yönlendiriyorlar abi biliyor musun? Bunlarla hiç baş edilir mi? diyor..
Ne baş etmesi oğlum, bırak tepindikleri lağım çukurunda boğulsunlar.. Sen sadece gülerek izle.. Gülücük at geç..
Akleden, sorgulayan ve körü körüne biat etmeyen Müslüman böyle yapar..! dedim.
Dedim dedim ama orada kalmadı tabii, üzerinde uzun uzun tefekküre daldım:
Toplum olarak, sebeplerini incelemeden sonuçlara takılma hastalığına yakalandık.
Bu hastalığa yakalananlar için; “ne dedi? neden dedi? hangi şartlar altında ve nerede dedi?” sorularının hiç bir önemi yoktur.
Yeter ki bulanık düşüncesine, kirli ve önyargılı zihniyetine hizmet etsin..!
Bir kısmı ise, saf ve temiz duygularla, her denilene kanan, dinî değerleri veya ideolojisi suistimal edilerek önüne getirilen her şeye inanma eğilimindedir..
Dünya’da örnek teşkil edecek, sosyoloji kitaplarına girecek hatta bir doktora tezine dâhi konu olabilecek büyük bir PR çalışması, bir toplum mühendisliği ile karşı karşıyayız..!
Toplum mühendisliği “art niyetli” insanların elinde büyük felaketlere sebep olacak kadar tehlikelidir. Öyle ki, sizi kendinize bile düşman edebilirler..! Bir ülkeyi savaşa sürükleyebilir hatta tarih sahnesinden silebilirler..
Okumayan, akletmeyen, tefekkür edip sorgulamayan ve körü körüne biat eden kitleler ise, bunların beslendikleri en büyük kaynak ve yaşadığımız durumun en büyük müsebbibidir.
Bu kitlenin şucusu/bucusu yoktur. Her kesimden, her meslekten, eğitimlisi, eğitimsizi, fakiri, zengini, hastası, sağlıklısı hatta son nefesinde dahi bu huyundan vazgeçmeyenleri mevcut..
Toplumda âlim-arif insan kalmadı.! Kalanlarda kıyıda köşede kabuğuna çekildi. Nereden geldim bu “lânetlenmiş” topluma dercesine sessizliğe büründü..
Çok bilmek, çok düşünmek ruhun en büyük işkencesidir..! diyorum…
“Kimse bir başkasını yargılayabilecek kadar kusursuz değildir. Ama bazıları kendinde bu hakkı görebilecek kadar hadsizdir.”
Demiş, Carl Jung.
Ö. Hayyam ise;
“Elimde olsa bu dünyayı küçümserdim,
İyisine kötüsüne yuh çekerdim,
Daha doğrusu bu aşağılık yere,
Ne gelirdim ne yaşardım ne ölürdüm”
Diyor..