Cesim Zeydani yazdı…
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Alemlerin Rabbi Allah’a hamd, salât ve selâm Efendimiz Hz.Muhammed Aleyhisselama, Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.
*
Sözlükte “sahip” anlamındaki zû ile “omurga, boğum” mânasına gelen fekār kelimelerinden oluşan Zülfekār Hz. Ali’nin iki tarafı keskin, ortası yivli kılıcının adıdır. Kelime Türkçe’ye Zülfikar şeklinde geçmiştir.
Zülfikar, Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından Hz. Ali (k.v.)’ye armağan edilen ucu çatal kılıcın adıdır.
Kılıç hakkında yapılan rivayet , Uhud savaşında düşman askerinden olan Amrü bin Adüd savaşta kendisine karşı çıkacak bir rakip istediğinde Hz. Peygamber (s.a.v.) Hz.Ali’ye Zülfikar’ı vererek düşmana karşı çıkmasını söylemiş ve bu kılıçla düşmanı yenmiştir.
Savaşta mübarek dişi kırılan Hz.Peygamber (s.a.v)’in “Yetiş Ali” demesi sonrası bedeninde 70 yara alan ve son ana kadar Hz. Resûlullah (s.a.v.)’ı savunan Hz.Ali (k.v.) için “Lâ fetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ zülfikār” (Ali’nin üstüne yiğit, Zülfikar’ın üstüne kılıç yoktur) diye nidâ ettiği söylenmektedir.
*
Hz. Peygamber (s.a.v.) Bedir Gazvesi’nde ele geçirilen ganimetleri savaşa katılanlar arasında taksim ederken uzunluğu yedi karış, eni bir karış olduğu belirtilen boğumlu bir kılıcı kendine ayırmıştı. Kabzasının ucu gümüşten, bağında bir halkası, ortasında da gümüşten bir süs topuzcuğu bulunan Zülfikar’ın Merzûk es-Sakīl adlı bir kılıç ustası tarafından yapıldığı rivayet edilir. (1)
Zülfikar’ın Mekke’de Haccâcoğulları’ndan Münebbih b. Haccâc yahut Nebîh b. Haccâc’a ait olduğu zikredilmekle birlikte genelde kabul edilen görüşe göre kılıç Bedir’de öldürülen Âs b. Münebbih’e aittir. Onu öldüren kişi bilinmediği için umumi ganimetler arasına dahil edilmiştir (2
Kılıca Zülfikar adı, yivli ve iki tarafının keskin oluşundan dolayı verilmiştir. Hz.Resûlullah (s.a.v.) Zülfikar’ı Hz. Ali’ye verinceye kadar kendisi kullanmıştır.(3)
Rabbimizin buyurduğu gibi;
‘’Biz peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve insanların adâleti ayakta tutmaları için beraberlerinde de kitabı ve adâlet terazisini indirdik. Bir de kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok fayda bulunan demiri indirdik. Allah, bütün bunları, görmedikleri halde kendisine ve peygamberlerine yardım edenleri ortaya çıkarmak için size verdi. Şüphesiz Allah çok kuvvetlidir, karşı gelinemez bir kudrete sahiptir. ( Hadid Sûresi (57) 25. Ayet)
‘’ Allah, bütün bunları, görmedikleri halde kendisine ve peygamberlerine yardım edenleri ortaya çıkarmak için size verdi.’’
Rabbimizin ayeti kerimede buyurduğu gibi Peygamberler bu ilâhî yardımlar sayesinde hem ferdi hayatta hem de içtimâi hayatta adâlet ve nizamı tesis etmeye çalışmışlar, hep haklının yanında olup haksızın karşısında yer almışlar, tüm güçleriyle hak ve adâletin gerçekleşmesi için mücâdele vermişlerdir. Yalnız çoğu zaman sadece delil, bilgi ve hikmetle mücadele etmek, zulme mâni olup hak ve adâleti gerçekleştirmede yeterli olmamaktadır. Peygamberler sadece “adâleti tebliğ” ile görevlendirilmemişler; bunun yanı sıra “adâleti fiilen gerçekleştirmek”le de mesul tutulmuşlardır. Böyle olunca zaman zaman silahlı mücâdele de kaçınılmaz hale gelmektedir. İşte âyet-i kerîmede “demir”in bu açıdan faydasına dikkat çekilmektedir. Bu ayeti kerimede zamanın silahları ve Zülfikar’a da işaret olduğu beyan edilmiştir.
Resûlullah (s.a.v.) zamanında demirden kılıç, mızrak, zırh gibi silahlar yapılırdı. Şimdi ise tank, füze, uçaksavar, makinalı tüfek gibi pek çok ağır silah yapılmaktadır.
*
Zülfikar Hz. Ali’den sonra Hz.Hasan ve Hz.Hüseyin’e, Hz.Hüseyin’den sonra Hz.Ali evlâdına intikal etmiştir. Muhammed b. Abdullah el-Mehdî (en-Nefsüzzekiyye), Abbâsî Halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr’a karşı Medine’de isyan ettiğinde Zülfikar’ onun elinde bulunuyordu. Savaş esnasında Abbâsî ordusundan atılan bir okla yaralanan Muhammed b. Abdullah öleceğini anlayınca Zülfikar’ı kendisine 400 dinar borçlu olduğu tüccara vermek istemiş, Ebû Tâlib neslinden onunla karşılaşacak bir kişinin borcu ödeyip kılıcı geri alacaklarını söylemiştir.
Ca‘fer b. Süleyman b. Ali, Yemen ve Medine valiliğine getirilince Zülfikar’ı 400 dinar vererek almıştır. Kılıç daha sonra Abbâsî Halifesi Mehdî-Billâh tarafından satın alınmış, ardından Halife Hâdî-İlelhakk’a ve Hârûnürreşîd’e intikal etmiştir. Şair Asmaî, Tûs’ta bulunduğu sırada Hârûnürreşîd’i Zülfikar’ı kuşanmış olarak gördüğünü belirtir. Asmaî, Hârûnürreşîd’in Zülfikar’ı kendisine gösterebileceğini söylediğini, onun izniyle Zülfikar’ı eline alıp kınından sıyırdığını ve on sekiz boğumlu olduğunu kaydeder. Hârûnürreşîd’in daha sonra Zülfikar’ı kumandanlarından Yezîd b. Mezyed’e hediye ettiği rivayet edilir.
Buhtürî’nin divanındaki şiirlerden Zülfikar’ın Abbâsîler’den Mu‘tez-Billâh’ın eline geçtiği anlaşılmaktadır.(4)
- (X.) yüzyılda Muktedir-Billâh’ın elinde bulunduğu bilinen Zülfikar’ın daha sonra kime intikal ettiğine dair yeterli bilgi yoktur. Bazı tarihçiler, kılıcın kısa bir süre Fâtımîler’e geçtikten sonra tekrar Abbâsîler’e intikal ettiğini ileri sürerler. Rivayete göre Ya‘kūb b. İshak et-Temîmî adlı bir Fâtımî kumandanı Abbâsî kuvvetlerince esir alınıp Bağdat’ta hapsedilmiş, on dört yıl hapis yattıktan sonra Abbâsî Halifesi Muktedir-Billâh’ın 320’de (932) öldürülmesi esnasında meydana gelen karışıklıklardan faydalanıp Mehdiye’ye kaçarken Zülfikar’ı da beraberinde götürmüştür.
Makrîzî Zülfikar’la birlikte Amr b. Ma‘dîkerib, Hz. Hüseyin, Hamza b. Abdülmuttalib, Ca‘fer es-Sâdık ve bazı Fâtımî halifelerinin kılıçlarını Mısır’daki hizânetü’s-silâhta gördüğünü, fakat bunların Fâtımî Halifesi Müstansır-Billâh’a karşı çıkan Hamdân ve Şâver oğulları gibi emîrler tarafından zaman içinde yağmalanıp paylaşıldığını belirtmektedir.(5)
Hâkimiyet, güç ve iktidar sembolü olan kılıcı Resûl-i Ekrem’in Hz. Ali’ye hediye etmesi metafizik ve mânevî bağlamda yorumlanarak Hz.Ali’nin zâhirî ve bâtınî mânada Peygamber’in tek ve hakiki vârisi olduğuna inanılmış, İmam Ali er-Rızâ’nın, Zülfikar’ı Allah’ın emriyle Cebrâil tarafından semadan indirildiğini söylediği de rivayet edilir. (6)
*
Zülfikar’ın Anlamı
Zülfikar ‘ın neyi sembolize ettiği, ne gibi işlevi/işlevleri olduğu, ucunun neden çatal olduğu, kelime/kavram olarak ne anlama geldiği ile ilgili bir çok açıklama vardır.
Müslümanlar İslam’a yaptığı hizmetlerden dolayı bir ucu diğerinden uzun iki başlı olan Zülfikar’a farklı anlamlar vermişleridir. Bunlardan bazıları şunlardır:
~ Büyük ucu imanı, Küçük ucu ilmi temsil eder.
~ Büyük ucu zahiri, Küçük ucu batini temsil eder.
~Büyük ucu kafirlerle savaşı, Küçük ucu nefsimizle savaşı temsil eder.
~Büyük ucu büyük dilimizi, Küçük ucu küçük dilimizi temsil eder.
~Büyük ucu iyiliği ve inancı, Küçük ucu kötülüğü ve inançsızlığı temsil eder.
~Büyük ucu doğruluğu, Küçük ucu adaleti temsil eder.
Zülfikar, gerçek adaletin, hakkaniyetin, doğruluğun, mertliğin sembolüdür.
*
Zülfikar’ın Toplum üzerindeki Etkisi
Zülfikar üzerine söylenmiş çok sayıda sözler ve Zülfikarname adı ile bilinen çok sayıda şiirler mevcuttur.
Bütün bunlar ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in buyurduğu:’’La Fetta ila Ali La Seyfe ila Zülfikar.’’
‘’Ali’nin üstüne yiğit, Zülfikar’ın üstüne kılıç yoktur’’ sözü bile başlı başına, Zülfikar‘ın üstünde durulması ve doğru mana verilmesi gereken önemli bir konu/kavram olduğunu göstermektedir.
Bu deyişlere Rahmetli Geredeli Dertli’nin eserinden bir dörtlük ile örnek verelim .
MÜSEDDES/ZÜLFİKÂRNÂME
Zevce-yi bint-i Muhammed İbn-i amm-ı Mustafa
Ta ezelden öldürür ol sırr-ı Nebi aşina
Ali evlâdına bin canım dahi olsun feda
Varis-i peygamber oldür vakıf-ı sırr-ı Hüdâ
Yâ nice medh etmeyim dünya vü ukba namı var
“Lâ fetâ illâ Ali lâ seyfe illâ Zülfikâr” ….Geredeli Dertli
İslâm ülkelerinin edebiyat ve kültürlerinde Zülfikar’a geniş yer verilmiş, Osmanlı sanatında çeşitli malzemeler üzerine Zülfikar’ resmedilmiştir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde kayıtlı Siyer-i Nebî (7) ve Falnâme (8) gibi minyatürlü yazmalarda Hz. Ali’nin Zülfikar’la düşmanlarını, ejderi ve aslanı öldürüşü tasvir edilmektedir.
Barbaros Hayreddin Paşa’nın İstanbul Deniz Müzesi’nde muhafaza edilen sancağında iri bir Zülfikar’ motifi bulunmaktadır.
Zülfikar’ bazı mezar taşlarına da konu olmuştur. Osmanlı devrinde sevilerek giyilen tılsımlı gömleklerin bir kısmında, Rufai, Bektaşî ve Kadiri tarikatlarında, Hz. Ali’ye ait hat ve levhalarda Zülfikar’ motifi yaygın biçimde kullanılmıştır. Hakka ve adalete timsal oluşu, Ehl-i Beyt ve Hz. Ali (a.s.) Muhabbetinden dolayı özellikle halk sanatında Zülfikar’ motifi çokça işlenmiş olup yakın dönemde de formları bozulmakla birlikte- takı şeklinde ele alınıp kullanıldığı görülmektedir.
Ey Alemleri Rabbi olan Allah’ım! Efendimiz Hz.Muhammed (sav)’e onun Âl-i ne ve Ehl-i Beytine salât, selâm, rahmet, diliyoruz. Bizleri de Onların yolunda ve Kıyamet günü onlarla birlikte haşr eyle Amin
Cesim Zeydani
ULUSLARARASI EHL-İ BEYT
ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
01-12-2022 ANKARA
BİBLİYOGRAFYA
1~ (Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 88.)
2~ (Belâzürî, Ensâb, I, 144-145)
3~ (İbn Seyyidünnâs, ʿUyûnü’l-es̱er, Kahire 1356, II, 918).
4~ (Buhtürî, Dîvân, İstanbul 1300, II, 239).
5~ (Makrîzî, el-Ḫıṭaṭ, Beyrut 1953, II, 267-268).
6~ (Ya‘kūbî, Târîḫ, II, 88).
7~ (Hazine, nr. 1223)
8~ (Hazine, nr. 1703)