DOLAR 34,5544 % 0.2
EURO 36,6050 % 0.08
STERLIN 43,9478 % 0.4
FRANG 39,0754 % -0.01
ALTIN 2.916,10 % -0,14
BITCOIN 92.761,32 0.958

HANEDAN-I ÂL-Î BEYT’E YAPILAN İTİBAR SUİKASTLARI

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi : Google News
HANEDAN-I ÂL-Î BEYT’E YAPILAN İTİBAR SUİKASTLARI
0

(1)

“ Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla”

Hamd, Alemlerin Rabbi Allah’a salât ve selâm Efendimiz Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem )’e Âl-i Âbası, Ehl-i Beyti ve Ashâbı üzerine olsun.

***

Tarihteki en etkili ve iğrenç kötülüklerden birisi de İtibar Suikastıdır.

İtibar suikastı yapanların amacı, gerçekdışı iftira ve yalanlarla kişiyi itibarsızlaştırarak toplum nezdinde manevi değerini yok ederek itibarını sarsmak etkisizleştirip şahsiyetini, inancını ve savunduklarını yok etmektir.

***

Müşrikler ve İslam dünyasındaki Müslüman görünümlü münafıklar tarih boyu Allah Rasûlü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) üzerinden Kur’an-ı Kerîm’le hesaplaşmaya çalıştılar.

Şahsına, ailesine ,hanımlarına dair yalanlar uydurulup iftiralar attılar.

Bu iftiralar hiç sorgulanmadan Kilise ve havra koridorlarında münafıkların dillerinde sürekli tekrar edilip duruldu.

Sonra da o yalanlar araştırılmadan sorgulanmadan asırlarca kitaplarda yazıldı okundu ve okutuldu.

İslami kaynaklara dahi giren bu iftira ve yalanların Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in şahsına yapılan itibar suikastıyla Kur’an hedeflenerek yok edilmeye çalışıldığı halde bazı İslam alimleri bunu görüp bu konuda hak ve hakikat namına çaba gösterdiyse de genel manada bu sinsi saldırı fark edilmediği gibi  İslam dünyasında  sözde  bazı alimler de bu yalan ve iftiraları tevil yoluna giderek masum hale getirmeye çalıştılar.

Bunun sonucunda;

İslâm doğrularına rağmen mahkum gibi gösterilmeye çalışıldı.

İtibar suikastçıları batı ve münafıklar ise yalan ve İftiralarıyla haklı gibi görünmeye gayret ettiler.

Oryantalistler de uydurdukları bu yalanları gerçekmiş gibi kullandılar.

Bu yüzden Montgomery Watt der ki:

’Tarihî süreç içerisinde hiçbir büyük şahsiyet Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in Batı’da kötülendiği kadar kötülenmemiştir’(1)

***

Bu iftira ve yalanlar ile yapılmak istenen itibar suikastlarının yalan ve iftira olduğunu bu alanlardaki fazilet ve hikmetleri anlamayan nasipsizlere açıklamadan önce Rasûlullâh (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in bu alanlardaki hikmet ve faziletlerini anlatmaya kelimeler ve idrakimiz yetmediği halde Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in affına sığınarak anlayabildiğimiz kadar ifade etmeye çalışalım inşallah.

***

‘’Alemlerin Rabbi tarafından ,hakkın şahidi, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ,aydınlatıcı bir kandil ve alemlere Rahmet olarak gönderilen ‘’ (Ahzâb sûresi, 33/45-46.) ”

Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’Hazretleri kendisi ile ilgi buyurdular ki:

 “İnsanlar iki kısma ayrılsa, Allâhü Teâlâ Hazretleri beni onların en iyisi ve seçilmişinde bulundururdu. Ben câhiliyet sefâhet ve safaleti bulaşmadan ana-babamdan dünyâya getirildim.

***

Rasûlullâh (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) Hazretleri Âdem (Aleyhisselâm) dan kendisine kadar gelen bütün babaları, ister cahiliyet devrinde, ister cahiliyet devri hâricinde olsun, tümü Müslüman ve temiz kimselerdi. (2)

Yani Rasûlullâh (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem) Hazreti Âdem Aleyhisselâm’dan itibaren babası Abdullah’a kadar olan ana ve babalarından, cahiliyet devrine ait; putperestlik, zina, fuhuş gibi kötülüklerden hiçbir şey bulaştırılmadan Allah tarafından seçilip korunarak dünyaya getirilmiştir.

***

Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in ümmeti üzerine şâhit olması; söz ve davranışlarında, her türlü hal ve hareketinde onlar tarafından uyulması gereken bir önder, ve bir numûne-i imtisal olduğunu bildirir.

Yani ümmet-i Muhammed, bütün davranışlarında Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’i kendilerine şâhit tutmalı, önder kabul etmeli ve onun getirdiği doğru yoldan yürümelidirler.

Allah Teâlâ Onu dini tebliğ etmek üzere elçi, Allah’a çağıran bir davetçi olarak seçmiştir.

Kendi adına değil Allah adına hareket etmektedir. Dolayısıyla O, yalnız ve sahipsiz değildir kendisini peygamber olarak gönderen Âlemlerin Rabbinin verdiği yetki ve desteğine de sahiptir.

Allah’a çağıran elçiye karşı çıkmak  Allah’a karşı çıkmak demektir.

*

Tevhid kelimesinin birinci kelimesi Allah’a ikincisi ise Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in Allah’ın Resûlü /elçisi olduğuna iman etmektir.

Kur’an’da peygambere itaat genellikle Allah’a itaat emrinin hemen arkasından gelmektedir..’

’’ De ki: «Allah’a itaat edin ve Peygambere itaat edin.’’(Nur/54.)

‘’(Habibim, ya Muhammed!) De ki: Ey insanlar! Muhakkak ki ben, sizin hepinize, göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan Allah’ın (gönderdiği) peygamberiyim. O’ndan başka ilâh yoktur; (O) hayat verir ve (O) öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun ümmî peygamber olan Resûlüne iman edin; O (peygamber) ki, Allah’a ve O’nun kelimelerine (kitaplarına) iman eder. O’na tâbi’ olun ki hidayete eresiniz. (Â’raf/158)

*

Peygamberimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ;Cehalet, küfür sapıklık ve şaşkınlık bataklığında bocalayan  akılları ve gönülleri aydınlatıp ,aydınlığa çıkarıp doğru yolu gösterip hakka ve hakikate ulaştırıp İnsan olmayı sağlayan bir hidayet rehberidir.

***

Rabbimizin bize şu ayeti kerimede buyurduğu gibi :

‘’Ey inananlar! And olsun ki, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok anan kimseler için Resulullah (Allah’ın Elçisi) en güzel örnektir.”(El-Ahzâb /21)

Resûlullah (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in söz ve fiillerini (sünnetini ) kabul ve tasdik etmek ve günlük hayatına tatbik etmek, Müslümanlar için imanın gereği ve dinin yaşanması için şarttır.

Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in Hadisi şerifleri ve sünnetini inkar eden dinden çıkmış olur.

‘’Peygamber’e itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de itaatten yüz çevirirse aldırma! Çünkü biz seni, onların üzerine bekçi olarak göndermedik.’’(Nisa,/80.)

*

Günümüzde ne yazık ki Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’i gereği gibi tanımıyor ve bizlere verdiği mesajı da tam olarak idrak edemiyoruz.

Bundan dolayı bazı hadiselere kamil Mü’min nazarıyla bakamadığımız için yanlış yorumlayarak ilahi mesajın fevzinden mahrum kalmakta ve bazen de bu yanlış yorumlardan dolayı günaha girmekteyiz.

Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in şahsı ile ve evlilikle alakalı getirdiği ilâhî buyruklar bütün mü’minleri ilgilendirmektedir .Bu sünneti yolumuzu aydınlatmakta neyi nasıl yapıp huzura kavuşabileceğimizi göstermektedir.

***

Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’e yapılan itibar suikastları:

1~.Küçük yaştaki kız çocuğu (Hazreti Aişe (r.a.) ile evlendi.

***

Gönüller Sultanı Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) hâşâ beşerî zafiyetinden dolayı evlenmemiştir.

Her hareketi ve her sözünde birçok hikmet olduğu gibi onun evliliklerinde de ilahi emir ve yüzlerce hikmetler vardır.

***

Allah Resûlü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) yirmi beş yaşına kadar bekâr kalmış, kendisinden on beş yaş büyük ve dul bir hanım olan Hazreti Hatice (r.a) validemizle evlenmiştir.

Böyle olmasaydı yirmi beş yaşına kadar bekâr kalmaz, kırk yaşındaki dul ve yaşlı bir hanımla evlenmez ve yirmi beş sene onunla beraber yaşamazdı.

***

Dost ve düşmanın şehadetiyle sabittir ki;

Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) gençliğinden beri iffet, nezahet ve ismet timsali olarak yaşamıştır.

Yapmış olduğu evliliklerinde Hazreti Aişe (r.a.) ve Hazreti Mâriya (r.a.) validelerimizden başka bütün hanımları dul idi.

Arapların en şerefli kabilelerine mensup birçok kız onunla evlenmek ve ona eş olmak arzusunda oldukları halde, onun dul ve yaşlı hanımlarla evlilik yapmasının her birinde bir ilahi hikmet ve fazilet vardır.

Her kudret ve imkân elinde bulunan Allah Resûlü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem) hâşâ yüz bin defa hâşâ nefsani arzularının peşinde koşan birsi olsaydı dul hanımlarla evlenip onlarla ömrünü geçirir miydi?

***

1~ Allah Resûlü Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in Hazreti Aişe (r.a.) Validemiz ile evlenmesinin İslam’daki yeri ve hikmeti?

Hazreti Ebu Bekir (r.a.)’ın kızı Hazreti Esma (r.a.)’ın küçük kardeşi Hazreti Aişe (r.a.) daha önceden H Mut’ım bin Adiyy’in oğlu   ile evlenmek üzere nişanlanmıştı.

Mut’ım bin Adiyy ve hanımı eğer oğlu Cubeyr Hazreti Aişe ile evlenirse, Cubeyr ve diğer oğullarının Müslüman olabileceklerini düşündüklerini ve bunu istemedikleri için nişanı bozduklarını söylediler. Hazreti Ebu Bekir de yapılan nişanın bozulduğunu bildirdi.

***

Hazreti Hatice (r.a.)’ın vefatından sonra Osman b. Maz’un’un karısı Havle bint Hakim Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’e Hazreti Ebu Bekir (r.a.)’ın kızı Hazreti Aişe (r.a.)’ı istemeye gitmişti.

***

Cahiliye döneminden kalan inanç ve geleneklere göre Araplar kendilerine manevi kardeş seçtikleri insanları kardeş gibi yakın kabul edip kardeş seçtiklerinin kızlarıyla evlenmeyi uygun görmezlerdi.

Bundan dolayı Hazreti Ebu Bekir (r.a.) Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ile kardeş olduklarını Hazreti Aişe (r.a.) ile evliliğinin mümkün olamayacağını söylemişti.

***

Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) kendisinin Hazreti Ebu Bekir (r.a.) ile nesebi bir kardeşliğinin olmadığını Araplardaki cahiliye adetlerindeki kardeşlik anlayışının islam’da yerinin olmadığını kendisiyle dinde kardeş olduklarını ifade ettikten sonra Hazreti Ebu Bekir, Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’i dâvet ederek Hazreti Aişe ile evliliğine izin verir. (3)

Allah Rasulü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) bu evliliği ile Araplardaki  cahiliyeden kalma batıl kardeşlik anlayışını yıkmış oluyordu.

İmam Buhârî ve İmam Kastallânî’nin, bildirdiğine göre Arapların cahiliye adetlerine  göre gelinin önünde ateş yakılarak götürülüp belirlenen bir noktada damatla buluşturulurdu.

Allah Rasulü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in emriyle Hazreti Aişe (r.a.)’ın düğününde bu cahiliye geleneğinin de kaldırıldığını bildirmiştir.

Allah Rasulü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in bu evliğinin fazilet ve hikmetiyle cahiliyeden kalma batıl iki gelenek de ortadan kaldırılmış oldu.

***

2~ Allah’ın Resulü'(Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’in Hazreti Aişe (r.a.)’ ile evlenmesinde önemli bir hikmet de :

İslami hükümlerin Müslüman hanımlara aktarılmasında Resulullah (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ile mü’min hanımlar arasında aracı olarak hanımlara rehber olmasıdır.

Bunun sebebi hikmeti ;Hazreti Aişe (r.a.) zekası , dirayeti ve açık fikirliliğiyle karakterize olmuştu ve bu onun Allah’ın Elçisi’nden öğrendiği İslami hükümleri ezberlemesine yardımcı olmuştu.

Hadis-i şerifleri nakletmek için Resûlullah (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) den rivayet ettiği hadislerin sayısı iki bin iki yüze ulaşmıştı. Özellikle hanımlara bir rehber hanımlarla ilgili konularda alime, fıkıhçı ve müftü konumundaydı.

 

***

2~ Hazreti Aişe (r.a.) Allah Resûlü Hazreti Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’ile evlendiğinde kaç yaşındaydı?

Çocuk yaştakileri evlendirme”, İslam öncesine ait cahiliye dönemi örfünü İslam düşmanı Müşrik, ve İslam dünyasındaki Müslüman görünümlü münafıkların İslam’a yamamaya çalışmasının amacı Allah Rasûlü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ve onun üzerinden de Kur’an-ı Kerîm’le hesaplaşmaya çalışmasıdır diyebiliriz.

Öncelikle belirtelim ki, İslam’da çocuk yaştakilerin evlendirilmesinin meşruluğuna dair hiçbir dinî delil yoktur.

Bu konu ile ilgili Hazreti Ali (k.v ) buyurdu ki:

 ”-Bir Müslümanın; Yahudi, Hristiyan bayanla veya küçük bir kızla evlenmesi çirkindir ahlaka iffete uygun değildir.(4)

***

Hazreti Aişe (r.a.) hakkındaki sahihliği şüpheli (âhad), içeriği çok daha tartışmalı rivayete gelince, bu dönemde Hazreti Aişe (r.a.) ile ablası Hazreti Esma (r.a.) gibi devrin başka insanlarının doğum-ölüm tarihleri ve yaşları üzerinden yapılan karşılaştırmalı bilimsel çalışmalarda Hazreti Aişe (r.a.)’ın Allah Resûlü (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem) ile  evlendiğinde 18 yaşında olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bu bilimsel çalışmalardan çıkan sonuçların, sahih olmayan rivayetlerden daha güvenilir olduğu görülmektedir.

***

Hazreti Aişe (r.a.) evlendiğine kaç yaşında olduğunun delilleri.

1~ Hazreti Aişe (r.a.) ile Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve sellem)’in evliliğinin hicretten sonra olduğu herkes tarafından ittifakla kabul edilir.

Hazreti Ebû Bekir (r.a.)’ın ilk kızı olan Hazreti Esmâ (r.a.), hicretten yirmi yedi yıl önce 595 tarihinde dünyaya gelmiştir.(5)

Allah Resûlü’nün (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) hicreti esnasında (622) Hazreti Zübeyr ibn Avvâm ile evli ve altı aylık hamiledir.

Bir diğer ifadeyle o gün 27 yaşındadır ve Hazreti Aişe (r.a.) Annemiz ile ablası Hazreti Esmâ (r.a.)’nın arasındaki yaş farkı 10’dur. (6)

Buna göre (595+10=605) Hazreti Aişe (r.a.)’nin doğumunun 605; hicretteki yaşının da ablası Hazreti Esmadan on eksik (27-10=17)  17  yaşında olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

Evlilik hicretten yedi ay sonra gerçekleştiğine göre demek ki, bu sıralarda Hazreti Aişe (r.a.) Vâlidemizin yaşı, on yedi’yi aşmış, on sekiz yaşına yaklaşmış demektir.(7)

***

2~ Hazreti Aişe (r.a.) validemiz yıllar sonra Mekke’nin ilk dönemlerinde inen bir sûre olan, Kıyame Sûresinin iniş zamanı sorulduğu zaman:

Ben Mekke’de sokaklarda oynayan bir çocuk iken Kıyame Sûresinden şu ayetler nazil oldu” diye cevap vermesi, onun yaşını tespit etmemiz açısından önemli bir işarettir.

Bu sûre Nübüvvetin 3. Ya da 4. yılında nazil olduğunu hatırlarsak, Hazreti Aişe (r.a.) validemizin de oyun oynayacak ve dile getirilen sûreyi aklında tutacak bir yaşta olması gerektiğini de dikkate alırsak; o günlerde en az 6–7 yaşlarında olması icap edecektir.

Hazreti Aişe (r.a.)’ın Efendimiz ile evliliğinin Nübüvvetin 13. yılında gerçekleştiğini hatırlarsak, demek ki; bu evlilik Kıyamet Sûresinin nazil olmasından yaklaşık 10 yıl sonra olduğunu kabul etmek zorunda kalacağız. Böyle olunca da Hazreti Aişe (r.a.) validemizin evlendiği zaman yaşının en az 17 yada 18 olduğu anlaşılacaktır.

***

3~.Peygamber Efendimiz’(Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ’den sonra kırk yedi yıl daha yaşadı ve altmış beş (veya atmış altı) yaşında iken 17 Ramazan 58 (14 Temmuz 678) Çarşamba gecesi, vitir namazını kıldıktan sonra Medine’de vefat etti.  Ölümü Medine’de büyük bir üzüntüyle karşılanmış, cenazesi aynı gece kaldırılmıştır.(8)

***

4~ Hazreti Aişe (r.a.) Validemiz önce Mekke de Cübeyr ibn Mut‘im’le uzun bir süre nişanlı kalmıştı.

İbn Adiyy ailesi tarafından Aişe’nin, oğulları Cübeyr’in dinini değiştirir korkusuyla nişanın feshedildiği de bilinen bir gerçektir. Bu durum dahi tek başına Hazreti Aişe’nin peygamberimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ile nişan döneminden önce zaten evlilik yaşına çoktan gelmiş ve pek çoklarının talip olduğu genç bir kız olduğunu göstermektedir.

Eğer burada aksi bir durum olsa idi münafıklar, yahudiler ve müşrikler efendimize demediğini bırakmazlardı.

Konu hakkında herhangi bir tepki olmadığına göre toplumun kabullerine uygun bir yaş olan 18 yaşında evlilik gerçekleşmiştir.(9)

***

5~“Hazreti Esma yüz yaşındayken, hicretin 73. Yılında vefat etmiştir. Hicret vaktinde 27 yaşındaydı. Hazreti Aişe (r.a.) ablasından on yaş küçük olduğuna göre, onun da hicrette tam on yedi yaşında olması icap eder. Ayrıca Hazreti Aişe (r.a.)  Hazreti Peygamber (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’den önce Cübeyr’le nişanlanmıştı ve  evlenecek yaşta  bir kızdı.”(10)

6~.Kaynaklarda da belirtildiği gibi Resulullah Efendimiz (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) Hazreti Aişe (r.a.) ile evlendiği zaman yaşı on yedi veya on sekiz idi. (11)

***

Sonuç olarak; bedenleri ruhlarına, akılları nefislerine ve şehvetlerine mahkum olan  itibar suikastçısı nasipsiz münafık ve müşriklerin  niyet ve bakışları incelendiğinde  küfür karanlığında şeytanın oyuncağı olarak hak ve hakikat güneşini söndürmeye ve karalamaya çalıştıklarını görmekteyiz. 

Oysaki İslam güneş gibidir üflemekle söndürülemez. Gözünü kapatan kendisine karanlık yapmış olur..

***

Doğrusunu Allah ve Resulü (Sallallahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) bilir.

Rabbim bize bildirdiğin ayet ve hadisi şerifleri (Sallalahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem) ‘in murad ettiği şekilde anlamayı ,idrak ,iman ve amel etmeyi nasip eyle.

İlâhî “Rahmeten li’l-Âlemin” olan Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Alihi ve Sellem)’i ve Ehl-i Beyt’ini sevmemizi, onların sevgi dairesine girebilmemizi ve onların yolunda onlarla aynileşmeyi nasip eyle.

Bu uğurda şüheda-i Kerbela’ya verdiğin ecir ve fazileti ve şehadeti bizlere de lütf ve nasip eyle.

Kıyamet günü Onlarla birlikte efendimizin sancağı altında haşr eyle . Amin.

Selam ve Dua eder dualarınızı bekleriz.

Cesim ZEYDANLI –14-08-2024 ANKARA

ULUSLARARASI EHL-İ BEYT ARAŞTIRMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

 

Kaynaklar:

1~ (Montgomery Watt, Muhammad at Madina, s. 324, Oxford University Press Oxford, 1956.)

2~ (İ.Beyhekî ,Delâil-ün-nübüvve)

3~ (Eş-Şâmî, Şemsuddîn Ebû Abdullah Muhammed b. Yûsuf b. Ali b. Yûsuf es-Sâlihî ed-Dimaşkî, (ö. 972/1536), c. 11, s. 184. İmam Buhârî, Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail (ö. 256/870), “el-Câmi‘u’s-Sahîh”, thk. Muhammed Züheyr b. Nâsır en-Nâsır, 1422, s. 65.)

4~ (Zeyd b. Ali (a.s.) El Mecmu’ul Fıkhi-sf.429)

5~ (Nevevi, 2/97)

6~ (İ.Beyhakî, Sünen, 6/204)

7~.(İbn Sa’d, Tabakât, 8/58)

8~.(Müsned, VI, 29-282. Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe (nşr. Vasiyyullah b. Muhammed Abbas), Mekke 1403/1983, II, 868-881.)

9~. (Ebû Abdillah Muhammed b. İsmail (ö. 256/870), “el-Câmi‘u’s-Sahîh”, thk. Muhammed Züheyr b. Nâsır en-Nâsır, 1422, s. 65.)

10~.(Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed ve Hayatı, Ali Himmet Berki, Osman Keskinoğlu, s. 210.)

11~. (bk. Acluni, Keşfü’l-Hafa, h.no: 1198, I, 374.)

Not. Kaynak gösterilmeden izinsiz kullanılamaz. :5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca eser sahibi, telif hakkı kapsamında; manevi ve mali haklara sahiptir

 

YORUM YAP