DOLAR 34,5467 % 0.18
EURO 36,0147 % -0.62
STERLIN 43,3470 % -0.52
FRANG 38,6490 % -0.66
ALTIN 3.005,46 % 1,47
BITCOIN 98.359,17 -0.185

SOĞAN BAŞI

Yayınlanma Tarihi : Google News
SOĞAN BAŞI
0

Dr. Müslüm Sunay yazdı…

İkinci dünya savaşı bittiğinde, dünya iki kutuplu sistemle idare edilmeye başlandı. Bir yandan Amerika’nın yaptığı yardımlar diğer yandan da her şeylerini sömürdükleri geri kalmış ülkeler sayesinde kapitalist Avrupa ülkeleri, kalkınma hamleleri yaparak ekonomilerini süper hale getirmeyi başardılar. Bilimsel yöntemlerle yaptıkları tarımda ve hayvancılıkta, sanayide, teknolojide, bilişimde ve elektronik sektöründe büyük atılımlar yaptılar.

Öte tarafta başta Ortadoğu olmak üzere, Türk ve İslam Âlemi, 500 senedir tekamül yolunda koşan Avrupa’nın yanında maalesef kaplumbağa adımları ile ilerlemektedir. Yıllar içinde Batı dünyası, her şeyi iyi işleyen bir sisteme bağlamış ve sosyal yapı içinde çalışanlara, çalışamayanlara ve işsizlere yaptıkları desteklerle huzurlu ve müreffeh bir yaşama kavuşmuşlardır.

Bunlar için yaptıkları kurallar ve kanunlarla yalansız dolansız ve riyasız, doğruluk ve dürüstlük ilkeleri sayesinde sosyal ve idari yapıyı sağlam temeller üzerine kurdular. Bu anlayışla Merkel 17 sene ülkeyi koalisyonlarla idare ederken, biz hala uzlaşma kültürü olan koalisyonlara karşı çıkmaya devam ediyoruz.

Yine İsviçre’de 18 sene gibi uzun bir zaman içinde koalisyonla idare edilirken son seçimde büyük çoğunlukla bir parti iktidara geldiğinde o partinin lideri, diğer partilere teker teker gider ve der ki, “Biz bu ülkeyi 18 sene beraber yönettik eğer sizce mahsuru yoksa tekrar birlikte yönetelim” diyebilmiştir.

Peki böyle olaylar bizde niçin olmuyor?

Onlarda adı şaibeye karışmış bakanlar, başbakanlar bile, hemen istifa ederken niçin bizde istifa mekanizması yeterince çalıştırılmıyor?

En son İngiltere Başbakanı Boris Johnson bile “istifa et” çağrısına dayanamadı ve istifa etti.

Eşimle Almanya’ya ziyarete gittiğimizde, damadımız arabayla bizi gezdirirken bir çiçek serasının önünde arabayı durdurdu ve bize çiçek serasını gösterdi. Kenardaki bir masada çiçeklerin resimli fiyatlarını gösteren bir tablo masanın üzerinde bir kasa ve başında hiç kimse yok. İnsanlar çiçekleri topluyor buketini yapıyor ve parayı hesap edip kasaya atıp çekip gidiyorlar. Soruyorum size: Bizde böyle bir olay olabilir mi?

Bizde camide bile bir cami kasası üzerinde zincirli dört asma kilitle ancak korunabiliyor. Peki neden?

Çünkü onlarda sistem oturmuş üçkâğıda, torpile yolsuzluğa, yalana dolana, adam kayırmaya gerek kalmıyor ki…

Adamlar gururla sistemi kurmuş ve hayatlarına bunu adapte etmişler.

Bizde bir muhtarlık seçiminde bile ölümlü ve yaralı silahlı kavgalara az mı rastlıyoruz?

Bir söyler misiniz, yapılan atamalardan hangisi akrabalara, yandaşa, torpile bağlı olmadan gerçekleşmiyor? Liyakat, ehliyet bilgi beceri kimin umurunda? Böyle olunca,  bu da,  üretimin yönetimin bürokrasinin kısaca tüm çarkların bozulmasına sebebiyet vermektedir.

Atalarımız ne demiş?

Ekmeği ekmekçiye ver bir ekmek de fazla ver.”

İçinde doğruluk, dürüstlük olmayan ailede büyüyen çocuk ne gördü ise onu yaşar, yaşatır.

Bu nedenle gelişmiş ülkelerde sistem liyakat ve dürüstlük temeli üzerinde çalışırken, bizde ise lider, ağa aşiret ve cemaat ağırlıklı sistemle çalışır.

Bu nedenle ülkemizde ve Ortadoğu’da baş olmak, yetkili olmak çok önemlidir.

Büyüklerin gençlere verdiği önemli nasihat şudur;

Oğlum, bu dünyada neye mal olursa olsun, her zaman her yerde baş ol da, istersen soğan başı olsun“…

Lider ağırlıklı idareden, sistem ağırlıklı idareye geçmenizin zamanı çoktan geldi geçiyor bile. Bakın bu Urfa türküsü, konuyu nasıl özetlemiş?

Hışhışlı hançer canıma leyli,

Küpeli kızlar yanıma.

Ben halayın başıyam leylim incili küpe daşıyam.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

YORUM YAP