Öncelikle devletimizi ve milletimize, sonra da memleketime hizmet etmek amacıyla çıktığım siyaset hayatımı daha önce sonlandırmıştım.
Kandıra’mızın makus kaderini belki değiştirebilir ve Kandıra’mızın gelişmesi için bir şeyler yaparız ümidiyle projeler hazırlamıştım. Ama maalesef bu düşüncelerimizi ve bu projelerimizi uygulamak bizlere nasip olmadı.
Benim amacım siyaset değildi. Yalnızca hizmet etmekti.
Ankara’da ki siyasetçilerin istekleri ve baskıları sonucu yıllar önce aktif siyasete girmiştim. Aslında isteğim ve niyetim Kocaeli Milletvekili adayı olmak ve Kocaeli’yi en iyi bir şekilde temsil etmekti. Hatta bu isteğimi ve niyetimi duyan medya organları bunu haber olarak okuyucularına servis etmişti.
Daha önce Kocaeli Milletvekili adaylığıma sıcak bakan siyasetçiler, daha sonra benim belediye başkanı olarak daha faydalı olacağım konusunda fikir beyan ettiler. Aslında beyan etmemiş , ağzıma bir kaşık bal sürmüşler. Tabi ki bunu daha sonra öğrenmiştim. Ama iş işten çoktan geçmişti. Bu arada olanlar bana olmuştu. Çünkü aylar boyunca gitmediğim yer, sıkmadığım el kalmamıştı. İşimi gücümü tamamen bırakmış, yalnızca siyaset yapmaya başlamıştım. Çalışmadığım için para kazanamıyor, ama sürekli olarak para harcıyordum.
Git Ankara, gel Kocaeli, git Kandıra, gel Kocaeli derken epeyce bir zaman geçti. Hakkımda gazetelerde sürekli haberler çıkıyor ve şahsımın kesin olarak belediye başkanı olacağım konusunda yazılar yazıyorlardı.
Gazeteler hakkımda hem yazılar yazıyor, hem de benim için övgüler yağdırıyorlardı. Bizler de hiç boş durmuyor ve sürekli olarak siyaset yapıyor, halkın dertlerini dinliyorduk. Hem halkın dertlerini dinliyorduk, hem de bu sorunları birer birer not alıyorduk. Aslında boşa kürek çekmiş ve havanda şu dövmüşüz. Bunu anlamıştık. Ama iş işten çoktan geçmişti. Olsun dedik. Her şeyi sineye çekmek zorunda kalmıştık. Çünkü as olan devlete ve millete hizmet etmekti. Zaten bizlerin derdi de bu değil miydi?
Yıllarca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekmeğini yemiş ve suyunu içmiş, ayrıca yatağında yatmıştım. Bununla birlikte devletimizden maaş bile almıştım. Çünkü beni Türkiye Cumhuriyeti Devleti okutmuştu. Yani kısacası ben devletimizin yatılı okulunda okumuştum. O yüzden de Yüce Allah devletimizden binlerce razı olsun inşallah. Yüce Allah devletimize zeval vermesin.
Benim üzerimde hakkı olan devletimize hizmet etme sırası şimdi bize gelmiş diye düşünmüştüm. Acaba yanlış mı düşünmüştüm? Hayır aslında doğru düşünmüştüm. Çünkü devletimize olan borcumu, devletimize hizmet ederek ödeyebilirdim. Ama olmadı işte. Nasip de olmadı, kısmet de olmadı. Ya da bizlere siyaset nasip, kısmet olmadı. Ya da birileri siyasette olmamızı istemedi. Ya da birileri önümüzü kesti. Ya da birileri siyasette bizleri kendilerine rakip olarak gördü. Sebebi her ne sebeple olursa olsun, sonuçta siyaset bizlere hayırlı olmadı. Çünkü Yüce Allah beni siyaset arenasında olmamı istemedi. Bunun başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum.
Belki siyaset yaptığım parti bana göre değildi. Belki de ben partiye göre değildim. Belki benim düşüncelerim partiye ters düşmüştü. Belki de partinin düşünceleri bana ters düşmüştü. Belki yanlış partide siyaset yapmıştım. Belki de ben partiye yanlış gelmiştim. Belki ben siyasete geç kalmıştım. Belki de siyaset bana geç kalmıştı.
Belki ben yanlış yerde siyaset yapmıştım. Belki de doğru yer beni bulamamıştı. Bunu bilemiyorum. Her şeyin ya zamanı vardı, ya da siyasette benim zaman kaybetmemem gerektiğini öğrenmem gerekiyordu. Atalarımızın dediği gibi;” Mevlam neylerse güzel eyler “… Yüce Allah siyasetin bana göre olmadığını göstermişti.
Siyaset uzun soluklu bir süreçtir. Ama benim siyasi sürecim uzun sürmedi. Sanırım ben siyasete uygun biri değildim. Artık öyle düşünmüştüm. Çünkü başka açıklaması olamaz diye düşünüyorum.
Saygılarımla!
Ayhan Yalçın
Köşe Yazarı , 2019 seçimlerinde Kandıra Belediye Başkan Aday Adayı, Sivil Toplum Lideri, Siyasetçi ,İşletmeci, Satış Pazarlama uzmanı, Yaklaşık 50 farklı alanda eğitim ve sertifika sahibi,Eğitimci, Danışman, Genel Müdür, CEO